YAŞLI TAVŞAN
Bay Uzunkulak, bahçenin çevresindeki çitleri tamir ediyormuş. Bayan tavşan elinde bir tepsiyle gelmiş:
- Şu çayı iç ve biraz dinlen, demiş. Bay Uzunkulak, çalışmasına bir süre ara vermiş.
Bay Uzunkulak, çaydan şöyle bir yudum almış.
-Oh! Çok yorulmuşum. Yaşlanıyorum galiba, demiş. Hemen yakında oynamakta olan Sarıkulak, babasının söylediklerini duymuş.
O sırada kızları Pembekulak da yanlarına gelmiş. Pembekulak, kardeşi Sarıkulak'a:
- Haydi, ormanda biraz gezinti yapalım, demiş. İki kardeş oradan uzaklaşmışlar. Ormanda gezmek iki kardeşe iyi gelmiş.
Yolda yaşlı bir tavşanla karşılaşmışlar. Tavşan, yaşlı olmasına rağmen, elindeki bir
kazma ile çukur açmaya çalışıyormuş.
Pembekulak:
-Kolay gelsin amca! Ne yapıyorsun böyle, diye sormuş. Yaşlı tavşan:
- Güzel bir armut fidanı buldum. Onu bu
çukura dikeceğim, demiş.
Sarıkulak:
- İyi de amca, o armut fidanı ne zaman büyüyecek? Ne zaman meyve verecek, diye sormuş. Pembekulak da:
- Sen o fidanı bırak da şuradaki hazır elmalardan topla! Afiyetle ye, demiş.
Yaşlı tavşan önce, şöyle bir gülmüş:
- O elma ağacını kim dikti sanıyorsunuz, demiş.
Bizimkiler:
- Siz mi dikmiştiniz, diye sormuşlar.
Yaşlı tavşan:
- Hayır, ben dikmedim. O elma ağacını babam dikmiş. Biz, yıllarca o ağacın meyvelerini yedik, demiş. Gülümseyerek sözlerine şöyle devanı etmiş:
-O elma ağacı da artık benim gibi yaşlandı. Çok yakında meyve veremeyecek. Pembekulak:
-Ya! Bir ağacın meyve vermemesi ne kadar ola üzücü, demiş.
Yaşlı tavşan, onlara:
- Babamın diktiği ağaçların meyvelerini biz yedik. Bizim diktiğimiz ağaçların meyvelerini de yavrularımız yiyecek, demiş.
İki kardeş, yaşlı tavşanı dinlerken, onun ne kadar haklı olduğunu anlamışlar. Onlar da kendilerinden sonra gelecekler için bir şeyler bırakmaları gerektiğini düşünmüşler.
İki kardeş, ertesi gün ellerine kazma ve kürek almışlar. Yeni fidanlar dikmeye başlamışlar. Bay ve bayan tavşan, yavrularının fidan diktiğini görmüşler. Buna çok sevinmişler.





|