SOMURTKAN KIZ
Çok çok eski günlerde... Şimdi unuttum nerde... O dağların ardında... Belli ki Türk yurdunda... Dereler çağlar iken... Ölüler sağlar iken... Dedem ak sakalını beline bağlar iken... Ninem gevezeliğe dilini,yağlar iken...
O dağların ardında, belli ki Türk yurdunda, çiçekler kadar güzel, kelebekler kadar narin bir küçük kız yaşarmış.
Dünyalar güzeli de olsa, kul kusursuz olmaz derler ya, onun da bir kusuru varmış. O bahar gibi yüzü gün boyu somurtur, o gül pembesi dudakları gülmek nedir bilmezmiş.
Adı Elif olan bu kızın bu yüzden hiç arkadaşı yokmuş. Tüm çocuklar neşe içinde birbirleriyle gülüşüp oynaşırken Elif bir uzak köşede onları seyreder, için için ağlarmış yalnızlığına. Bu yüzden asık yüzü daha bir asılır, görenleri şaşkına çevirirmiş.
Günlerden bir gün yaşlı dedesinin yanma varıp gözyaşları içinde sormuş Elif:
- Benim neden bir arkadaşım yok dedeciğim? Neden kimse bana yaklaşmıyor, benimle oynamıyor? Ak sakallı dede bunun sebebini çok iyi biliyormuş da Elif kız üzülmesin, gönlü incinmesin diye söylememiş. Ama bu duruma da bir çare bulması gerekiyormuş. Birden bir çıkar yol gelmiş aklına.
- Yarın şehre iner, sana bir arkadaş getiririm, demiş.
Ertesi gün şehrin yolunu tutmuş dede. Varıp bir dükkândan bir küçük el aynası satın almış. Sonra yeniden köye dönüp cebinden çıkardığı aynayı Elife uzatmış.
- Al, sana söz verdiğim arkadaşı getirdim işte...
Elif aynayı eline almış, evirip çevirirken birden kendi yüzünü görüvermiş. Şaşırmış, korkmuş ilkin. Sonra uzun uzun bakmış aynadaki yüze. Ve öfkeyle haykırmış dedesine.
- İstemiyorum onu! Nereden aldıysan oraya götür gene. İstemiyorum!
- Neden Elif? Dün bana bir tek arkadaşım yok deyip ağlayan sen değil miydin?
- Evet bendim... Ama... Bu çok çirkin... Çok sevimsiz bir şey... Böyle arkadaş olmaz olsun!
Dede gülmüş bir süre.
- Bilemedin yavrum. O yalnızca asık yüzlü, somurtkan bir çocuk. Ama onun da kolayı var. Söylememi ister misin?
- İsterim ya.
Gülümse ona. Sen gülersen o da güler. Bak ne kadar sevimli ve güzel bir arkadaşın olur o zaman.
Elif yeniden aynaya bakmış ve gülümsemiş karşısındaki yüze. Aynadaki görüntü de gülümsemiş tabii. Bunu gören küçük kız peş peşe kahkahalar savurmuş bu defa. Aynadaki görüntü de aynı kahkahalarla gülmüş gülmüş.
Elif, sahip olduğu bu ilk arkadaşı o kadar sevmiş ki, onu mutlu etmek için gün boyu oynaya bakıp yüzüne güneşler kadar sıcak ve aydınlık gülücükler oturtmuş.
Ve gün gelmiş, bir alışkanlık, bir vazgeçilmezlik olmuş gülmek Elifte. İstese de yüzünü asamıyor, somurtamıyormuş artık. Aynaya, aynadaki arkadaşına bakmadan da gülücüklerle dolmaya başlamış yüzü.
Haber kulaktan kulağa yayılmış tam zamanda. Somurtkan kız Elifin yüzünde gülücük gülleri açtığını duyan herkes onunla arkadaş olabilmek için yarışa girmişler sanki.
O günden sonra ne bir gün somurtmuş yüzü Elifin, ne de arkadaşsız kalmış. Gülen yüzündeki güzellik de daha bir artarak dillere destan olmuş.
Bu masaldan mesaj çıktı
Anlamı gayet açıktı
Gülen yüzde güller açar
Asık yüzden herkes kaçar...
Değil mi arkadaşlar
|